Cinler hakkinda bilgiler.
Cinler mükelleftirler;
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Ben cinleri de, insanları da ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Ben onlardan bir rızık da istemiyorum. Bana yemek yedirmelerini de istemiyorum. Çünkü şüphesiz ki Allah'tır, hem rızkı veren, hem pek çetin kudret ve kuvvet sahibi olan."
(ez-Zariyat, 51/56-58)
İbn Kayyim Allah'ın rahmeti üzerine olsun diyor ki:
"Yüce Allah onları ibadet etmek için yarattığını bildirmektedir. Aynı şekilde kendisine ibadet etsinler diye onlara rasûller göndermiş ve bu peygamberlere kitaplarını indirmiştir. O halde ibadet onların kendisi için yaratıldıkları yaratılış amaçlarıdır. Onlar terkedilip bırakılsınlar diye yaratılmadılar. Çünkü böyle bir iş, yokluk ile alakalı bir durumdur, yokluk mükemmelliğin sözkonusu olmadığı bir haldir. Oysa emrolunana uymak bundan farklıdır. Çünkü bu varlık ile alakalı bir durumdur ve varolması istenen bir iştir."
Tirmizî’nin, Sünen'inde, Ebu Hureyre Radıyallahu anh'dan sabit olan rivayete göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
"Ben diğer peygamberlere altı özellikle üstün kılındım..." Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem bunlar arasında: "Ve ben bütün yaratılmışlara peygamber olarak gönderildim" diye buyurmuştur.
Tirmizî dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir.
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem’in: "Ve ben bütün yaratılmışlara peygamber olarak gönderildim" buyruğundan kasıt, onların cinlerine de, insanlarına da peygamber gönderildiğidir.
Nitekim buna tanıklık etmek üzere Darimî Sünen'inin mukaddimesinde İbn Abbas Radıyallahu anh'dan şunu rivayet etmektedir:
Ona: Onun -yani Peygamberimizin- diğer peygamberlere üstünlüğü nerededir, diye soruldu. İbn Abbas dedi ki: Yüce Allah: "Biz gönderdiğimiz her peygamberi -kendilerine apaçık anlatsın diye- ancak kendi kavminin dili ile gönderdik."
(İbrahim, 14/4) diye buyurmaktadır.
Yine yüce Allah Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem'e:
"Biz seni ancak bütün insanlar için gönderdik." (Sebe’, 34/28) diye buyurmaktadır.
Böylelikle onu hem cinlere, hem insanlara peygamber olarak göndermiştir.
İbn Hacer der ki: "Cinlerin mükellef oldukları ortaya çıktığına göre, onlar tevhidi kabul etmekle ve İslâmın rükünlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Bunların dışında kalan diğer fer'î hükümlere gelince, bu hususta görüş ayrılığı vardır. Çünkü tezek ve kemik kullanımının nehyedildiğine ve bunların cinlerin azıkları olduğuna dair sabit olan rivayetler vardır."
Cinler birbirlerine karşı merhametlidirler;
Buna delil Muslim'in Sahih'inde tevbe bölümünde Ebu Hureyre Radıyallahu anh'dan Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğuna dair naklettiği rivayettir:
"Şüphesiz Allah'ın yüz rahmeti vardır. Bundan bir tek rahmeti cinler, insanlar, hayvanlar ve haşerelere indirdi. Bununla birbirlerine bağlanır, birbirlerine merhamet ederler ve bununla yırtıcı hayvanlar yavrularına şefkat gösterirler. Allah doksandokuz rahmetini ertelemiştir. Bunlarla kıyamet gününde kullarına merhamet buyuracaktır."
Cinlerin şeytanları kendilerine itaat eden büyücü ve benzeri insan şeytanlarına yardımcı olmak üzere semâdan bilgi çalmaya çalışırlar;
Buna Muslim'in Sahih'inde selâm bahsinde rivâyet ettiği Abdullah b. Abbas Radıyallahu anh'ın şu sözleridir:
Peygamber ashabından ensardan bir adamın bana haber verdiğine göre, bir gece Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte oturuyorlarken bir yıldız kaydı ve etrafı aydınlattı. Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem onlara şöyle sordu:
"Bunun gibi bir yıldız kaydığı zaman cahiliye döneminde ne diyordunuz?" Onlar:
“Allah ve Rasûlü daha iyi bilir”, dediler. Biz şöyle diyorduk:
“Bu gece büyük bir kişi dünyaya geldi, büyük bir kişi öldü.” Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Bu yıldız herhangi bir kimsenin ölümü ya da hayatı dolayısıyla kaymaz. Fakat şanı yüce ve mübarek olan Rabbimiz bir işe hüküm verdiği zaman Arşın taşıyıcıları tesbih getirirler. Daha sonra onlardan sonraki semada bulunanlar tesbih getirirler. Nihayet tesbih, bu dünya semasının sakinlerine kadar ulaşır. Daha sonra Arşı taşıyanların yanındakiler Arşı taşıyanlara: Rabbiniz ne buyurdu? diye sorarlar. Onlar da ötekilerine ne buyurduğunu haber verirler.
(İbn Abbas devamla) dedi ki: Semavattakiler birbirlerine haberin mahiyetini sorarlar ve nihayet bu haber şu dünya semasındakilere ulaşır. Cinler bu sözü dinleyerek kapmaya çalışırlar ve bu kaptıklarını dostlarına bırakırlar ve onu onlara ulaştırırlar. İşte onların olduğu gibi bildirdikleri haktır, fakat onlar ona başka şeyler katar ve ilave ederler."
Buna aynı şekilde Muslim'in Sahih'inde Selâm bölümünde yer alan bir başka rivayet açıklık getirmektedir. Âişe Radıyallahu anha'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bazıları Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'e kâhinler hakkında soru sordular.
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem onlara:
"Onlar hiçbir şey değildir" diye buyurdu.
“Ey Allah'ın Rasûlü, dediler. Onlar bazan bir şey anlatıyorlar ve doğru çıkıyor?” Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
"O, cinnin sözlerindendir. Cinni o sözü alır ve bunu kendi dostunun kulağına tıpkı bir tavuk gibi bırakır, onlar bu söze yüz yalandan daha fazlasını katar karıştırırlar."
Hattabî ve başkaları şöyle demektedir: Yani cinlere mensup kişi duyduğu sözü kâhin dostuna bırakır. Diğer şeytanlar da bu sözleri işitirler. Tıpkı tavuğun sesiyle diğer arkadaşlara haber vermesi, onların da ona karşılık vermeleri gibi.